31 Ağustos 2015 Pazartesi

EGZAMA TEDAVİSİNDE KURU DUT MUCİZESİ

Her mevsimde bulunabilen bir yemiş olan kuru dut, demir açısından oldukça zengindir. Bu özelliği ile kuvvet artışının yanı sıra kansızlığa çok iyi gelir.

Kalsiyum; A, B1 ve B2 vitaminleri de yoğun miktarda içerir. Ödem çözücü, idrar söktürücü ve aç karnına tüketildiğinde bağırsak parazitlerini düşürücü etkileri vardır.

Üstelik sadece meyvesi değil, yaprakları da aynı özeliğe sahiptir. Yapraklarının başka bir özelliği de kanamayı durdurucu özelliğe sahip olmasıdır. Yalnızca dut yaprağı yiyerek ipek bundan ipek yaratan ve hatta kelebeğe dönüşebilen tırtılların da gizli mucizesi belli ki dut yapağından başka bir şey değil.

Özellikle kurusu egzama için çok faydalıdır.

Uygulama yöntemi olarak çelik bir tencerede bir litre suyu kaynattıktan sonra içine iki avuç beyaz dut kurusu atıp, 7-8 dakika kadar kısık ateşte kaynatmalısınız. Teninizi yakmayacak kadar ılık hale geldikten sonra egzamalı bölgeye sürünüz.

Eğer egzama ellerinizde ise şurubun içine ellerinizi batırıp 10 dakika bekleyin. Uygulamayı yaptıktan sonra en az 1-2 saat kadar bölgeyi yıkamadan bekletmeniz önemli.

Bu uygulamayı haftada üç kez yapmanız yeterli.

Bu şurubu her uygulama öncesinde taze olarak hazırlamanız tavsiye edilir. O yüzden uygulama alanı küçükse ziyan olmaması açısından yarım ölçek de yapabilirsiniz.

28 Ağustos 2015 Cuma

EGZAMA GIDA İLİŞKİSİ III

Bu bölümde de biyostatik ve biyoasidik besinlerin egzama ile olan ilişkisine mercek tutacağız.

Biyostatik Besinler
Biyostatik kelime anlamı olarak canlı organizma barındırmayan anlamına gelir. Genellikle biz bunu pişirme işlemiyle gerçekleştiriyoruz. Besinler pişirildiği zaman çok daha kolay enerjiye dönüştürülebilir. Aslında eğer uzak atalarımız, avcı ve toplayıcılar, yedikleri şeyleri önce pişirmey bulmasalardı hiçbir gelişime adım atamazdık. Çünkü bu günlük enerjiyi çiğ gıdalardan karşılamak için bütün gün çalışmaları ve başka gelişmelere zaman ayıramamaları anlamına gelirdi. 

Bu nedenlerden dolayı günlük diyetimizin %25'ini biyostatik gıdalara ayırmalıyız.

Biyoasidik Gıdalar
Günümüz gıda terörünün başlıca silahlarıdır bu gıdalar. Çok miktarlarda ve hepsini tüketsek bile günlük protein, vitamin, mineral ihtiyacımızı karşılamaz. Karaciğere, sindirime, böbreklere ve hatta zeka gelişimine zarar verir. Bağışıklık sisteminizi tokatlayarak egzama oluşumunu da azdırır. Bu gıdalar; beyaz şeker, beyaz un, glikoz şurubu içeren meşrubatlar, ve işlenmiş ambalajlı ürünlerin büyük çoğunluğudur.

27 Ağustos 2015 Perşembe

EGZAMA GIDA İLİŞKİSİ II

Birinci bölümde egzama ve gıda ilişkisi hakkında genel kanılardan bahsetmiştik. Bu bölümde ise egzamanın özellikle biyojenik ve biyoaktif gıdalarla olan ilişkisinden bahsedeceğiz. 

Biyojenik Gıdalar
Bu tip besinler, vücudumuzdaki doku ve hücrelerin yenilenmesine yardımcı olur. Bu yardımı sağlamak için günlük diyetiniz bu tar besinlerle harmanlanmış olmalıdır. Bu kategorideki besinleri kolaylıkla elde edebilirsiniz. Bunlardan bazıları, arpa, fıstık, mısır gevreği, bazı tohumlar olarak gösterilebilir. 

Biyoaktif Gıdalar
Bu kategoriye giren besinler günlük diyetimizin %50'sini oluşturmalıdır. Bu tip yemekler sindirim sistemini  hızlandırmak ve istenmeyen maddeleri vücuttan atmak için kullanılır. Ayrıca biyostatik ve biyoasidik süreçleri de sonlandırır. Bu tarz besinleri diyetinize ekleyerek yenilenmeyi ve doğal iyileşme sürecini hızlandırır.

EGZAMA VE GIDA İLİŞKİSİ I


Aslına bakarsanız egzama hastalığıyla tüketilen gıdalar arasında bilimsel olarak kanıtlanabilmiş bir bağ henüz yoktur. Fakat temasla alakalı egzaması olan hastalarda bazı gıdalarla temas durumunda egzama alevlenebilmektedir. Özellikle domates, kabak, patlıcan, limon, portakal gibi gıdaların suları egzamayı arttırabilmektedir. 

Bebeklik ve çocukluk çağında görülen atopik dermatit de bazı gıdaların alımından sonra kaşıntı artmaktadır. 


Kanıtlanmış bir besin ilişkisi bulunmasa da pratik uygulamada tüketilen sağlıklı besinlerin egzama üzerinde de olumlu rol oynadığı yadsınamaz. Zararlı olarak da özellikle işlenmiş gıdalardan uzak durulması gerektiği söylenebilir. 


Özetle sağlığınız için faydalı gıdalar tüketirseniz, egzama için de faydalı gıdalar tüketmiş olursunuz.

25 Ağustos 2015 Salı

AYAK BİLEĞİNDE EGZAMA VARİS HABERCİSİ OLABİLİR

Bacaklarda ağrı, şişme, hassasiyet ve ağırlık hissi varisin en önemli belirtileri. Varis bazen gece krampları, ayak bileğinde kaşıntı ve egzamayla da kendini belli edebiliyor.

Medical Park Göztepe Hastanesi Kalp-Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ergun Demirsoy anlattı:

Varis Nedir?

Doç. Dr. Ergun Demirsoy: Varis toplardamarların organik bir sebep olmadan genişlemesi, uzaması ve kıvrımlı hal alması şeklinde tanımlanır. Erişkinlerdeki sıklığı yaşla beraber artıyor. Varisler en sık karşılaşılan toplardamar hastalığıdır. Yetişkin nüfusun yüzde 15-20'sini etkiler. Kadınlarda erkeklere oranla 2-4 kat daha fazla görülürken ailesel geçiş oranı yüzde 50'den fazladır.

Varisin türleri var mı?

1) Telenjiektazik Varisler: Ciltte yüzeyel yerleşim gösterirler. 1 milimetre veya daha az çaptadırlar. Elle hissedilmezler. Mavi veya kırmızı çizgisel renk değişiklikleri olarak görülürler. Bölgesel olarak yıldız şekilli veya örümcek ağına benzer yaygın çizgisel oluşumlar şeklinde tüm bacağı sarabilirler.

2) Retiküler Varisler: Ciltten hafif kabarık, çapları 4 milimetreden küçük olan mavi renkli, elle zor hissedilebilen varislerdir.

3) Büyük toplardamar varisleri: Elle ve gözle kolayca fark edilebilen varislerdir. Bunlar 4 milimetreden büyük çaplıdırlar. Cilt altında seyrettikleri için genellikle derinin rengini değiştirmezler. Damarın kendine ait yeşilimsi renginin yansıması görülür.

Nedenleri Neler?

Ailesinde varis olanlarda, sigara içenlerde ve toplardamar yetersizliği tespit edilen hastalarda varis görülme riski daha yüksek oranlarda saptanmış. Uzun süre ayakta kalmak ya da uzun süre oturarak iş yapmak da risk faktörü. Günde 4 saatten fazla ayakta kalanlarda varis gelişme riski anlamlı derecede artıyor. Ayrıca hamilelik, şişmanlık, hareketsizlik, yaşlılık riski artırıyor. Doğum kontrol hapları, menopoz döneminde kullanılan hormon replasman tedavileri de varis oluşumuna yol açabiliyor.

Belirtiler Nelerdir?

Hastaların en yaygın yakınmaları bacaklarının görüntüsünün bozulması, uzun süre ayakta durunca ortaya çıkan bacak ağrısı ve bacaklarda ağırlaşma hissidir. Belirtiler her zaman bacakta oluşan varisin derecesiyle ilişkili olmayabilir. Nadiren varisin zedelenmesine bağlı kanama görülebilir. Varisler toplardamar iltihabına yol açarak ağrıya ve hareket kısıtlılığına sebep olabilir. Uzun süreli varisi olan hastalarda ayak bileği şişliği, staz dermatiti (ayak bileği ve bacakta renk değişikliği ve bacak ülserleri gelişebilir. Kaşıntı, ayak bileğinde şişme, gece krampları, ayak bileğinde egzama varisin diğer belirtileri arasında.

24 Ağustos 2015 Pazartesi

DIŞ KULAK YOLU EGZAMASI

Dış kulak yolu egzaması, dış kulak cildinde oluşan kaşıntılı lezyonlarla seyreden bir hastalıktır. Bu tür egzama en çok enfeksiyon ve alerji nedeniyle ortaya çıkar. Oluşan kaşıntıyı gidermek için kulağı parmakla, kulak çubuğuyla ya da yabancı bir cisimle kaşımak cildin tahriş olmasına, dolayısıyla sorunu daha da arttırarak enfeksiyonun çoğalmasına neden olabilir.

Dış kulakta oluşan alerji kaynaklı egzamanın en yaygın nedenleri kişinin alerjik olduğu materyalleri içeren saç boyaları, makyaj ürünleri, şampuanlardır. Şiddetli alerjilerde enfeksiyona da rastlanabilir.

Teşhis ve tedavi
Hastalığın tedavisinde öncelikle temelinde yatan sebepler ele alınmalıdır. Egzamaya neyin neden olduğunu bulmak, kulak zarında delinme ya da farklı kulak rahatsızlıkları olup olmadığını anlamak gerekir. Enfeksiyon nedeniyle oluşan egzama tedavisinde antibiyotik kullanılır.

Alerjen nedenli egzamada ise deriyi tahriş eden madde bulunmalı ve onun kullanımından kaçınılmalıdır. Egzamanın en rahatsızlık veren şikâyeti olan kaşıntıyı gidermek için merhem ya da kulak damlaları önerilebilir.

21 Ağustos 2015 Cuma

EL EGZAMASI


Bu egzama formunda hastalığın neden olduğu kırmızı yaralar yalnızca ellerde görülür. Bazen atopik dermatit nedeniyle oluşabilir. Genellikle kimyasal deterjanlar neden olmaktadır. Sürekli el yıkamanın neden olduğu istisnai durumlar da görülür. El egzaması yalnızca alerjik ndenlere bağlı olarak da oluşabilir.

Aynı zamanda eller, dış ortamlarda sürekli temas kurmamızı sağlayan en aktif uzvumuzdur. Dış ortamla olan sürekli ilişki, çok çeşitli tahriş edici ve alerji yapabilecek maddelere dokunmanıza neden olabilir. En sık görülen egzamalar, tahriş sonucu ortaya çıkan egzamalardır. Bunun en tipik şekli “ev hanımı egzaması”dır. Sürekli olarak suyla temas etmek, çamaşır, bulaşık yıkamak işin içinde sabun veya deterjan olmasa bile tahriş edicidir. Bu derinin yağ dengesinin bozulmasına ve kuruyup çatlamasına neden olur. Sabunların ve deterjanların güçlü yağ eritici özellikleri eklendiğinde bu sonuç neredeyse kaçınılmazdır.

Cilt uzun süre bu saldırılar belirti vermeden dayanabilir bir eşik noktası aşıldıktan sonra deride; kuruma, çatlama, soyulma, döküntü gibi şikâyetler görülür. Küçük noktalarda başlayan belirtiler eğer aynı şartlar devam ederse elin geneline yayılır.


Deriyi tahriş eden bu etkenlerden ulaştırmak, su kullandıktan sonra kesinlikle nemlendirici kullanmak en iyi önlemlerdir. Yara şekline gelmiş geniş lezyonlar ise kısa sürede etki gösterebilecek kortikosteroidli kremlerle kontrol altına alınabilir.

20 Ağustos 2015 Perşembe

EGZAMAYA GÖBEK BAĞI ÇÖZÜMÜ


İngiltere’de bilim insanlarının çalışmaları neticesinde, göbek bağından yararlanılarak egzama, eklem iltihabı ve saçkıran rahatsızlıklarının yok edilebileceği ortaya çıktı.
İngiltere’deki Anthony Nolan Enstitüsü’nde görev alan bilim insanları, kanser hastalarının ağrılarının azaltılması üzerine bir çalışma yürütürken tesadüfen göbek bağındaki bir takım proteinlerin immün sistemiyle alakalı egzama, eklem iltihabı ve saçkıran tedavisinde kullanılabileceğini saptadı.
Araştırmacılar, üç yıl içerisinde bu proteinleri barındıran bir merhemin insanlar üzerinde denenmeye hazır olabileceğini belirttiler.
Dr. Aurore Saudemont, "Sonuçlar, bu proteinler sayesinde söz konusu hastalıkların büyük yan etkilere yol açmadan tedavi edilebileceğini ve birçok hastanın hayatını değiştirebileceğini gösteriyor" açıklamasında bulundu.

Kremin sağlıklı dokulara zarar veren başka bağışıklık hastalıklarının tedavisinde de kullanılabilmesi umut ediliyor.

12 Ağustos 2015 Çarşamba

ELLERİNİZİ ÇOK SIK YIKAMAYIN



Doç.Dr. Erol Koç, soğuk havalarda egzama oluşumunun üç kat artış gösterdiğini belirterek, "Günde 6 kereden fazla elleri suyla temas ettirmek egzama oluşumuna neden olabilir.” dedi.

Yalnızca kışın kuruyan hava değil aynı zamanda su da cildimizin düşmanı olabiliyor. Çok sık el yıkanması ellerde egzama oluşumunu arttırdığı için; elin suyla temasını gerektiren işlerde de içi pamuklu koruyucu eldivenler giymek gerekiyor.

Deterjan, sabun gibi uyaranlarla temas etmese dahi çok fazla suyla temas etmesi ellerin yağ dengesini bozuyor ve deride çatlamalara neden oluyor.

Egzama oluşumunu önlemek için:

· Banyoda çok uzun süre kalmayın
· Çok sıcak suyla yıkanmayın
· Lif ve keseye çok abanmayın
· Nemlendirici kullanın
· Evinizin içindeki havayı nemli tutun
· Soğuktan iyi korunun



10 Ağustos 2015 Pazartesi

"KESİN ÇÖZÜM" SADECE DOĞAL YÖNTEMLERDE

Eğer grip olursanız birkaç gün içerisinde kendi kendinize iyileşirsiniz, eğer bakteri kaynaklı bir hastalığınız olursa antibiyotik alır yine birkaç gün içerisinde iyileşirsiniz ama eğer egzama gibi kronik bir rahatsızlığınız varsa onunla yaşamayı öğrenmelisiniz.

Kronik hastalıkların tedavisi süreğendir. Bu maraton boyunca izlenecek yol için en iyi kaynaklardan birisi "Egzama Tedavisi Kesin Çözüm" kitabı. Cildimizi iyileştirirken bağışıklık sistemimizi hırpalayan kotikosteroid kremler mecbur kaldığımızda kullanmak için yine bir kenarda dursun ama gerekli önlemler alındığında bu kimyasallara pek de ihtiyacımız kalmayacağına inanıyorum. Kitaba siz de bir göz atın isterseniz: